Ana içeriğe atla
European School Education Platform
Expert article

Ebeveyn katılımının önündeki yaygın engellerin aşılması

Okullar ve ebeveynler arasındaki aktif iş birliği, çocukları eğitmenin ve desteklemenin en etkili yöntemlerinden biridir. Araştırmalar, formel (okulda) ve informel (okul dışında) ebeveyn katılımının daha iyi akademik performansı ve iyilik halini desteklediğini göstermektedir. Öğretmenler de daha sık geri bildirim ve ilave destek sağlayarak veli katılımına olumlu tepki vermektedir.
parents helping their child to do home work
Unsplash / Sofatutor

Ancak şaşırtıcı bir şekilde, ‘Örgün eğitimde ebeveyn katılımı’ (2021) başlıklı raporda da belirtildiği üzere, AB ülkeleri genelinde ve hatta aynı ülkedeki okullarda bile ebeveyn katılımı konusunda net bir şekilde tanımlanmış prosedürler bulunmamaktadır. Bir başka ifadeyle, öğretmen-ebeveyn toplantılarından okul etkinliklerine katılmaya varıncaya dek ebeveyn katılımının nelerden ibaret olduğunu okullar ve öğretmenler münferit bir şekilde belirlemektedir.

 

Her ne kadar bu yaklaşım ilk bakışta makul bir strateji gibi görünse de, katılımın tanımındaki belirsizlik olumsuz sonuçlara yol açabilmektedir. Ebeveynler ve öğretmenler, ebeveynlerin çocuklarının gelişimine yardımcı olmak için neler yapmaları ya da yapmamaları gerektiği konusunda farklı anlayışa sahip olabilirler. Ortada net kurallar olmadığı takdirde, ebeveynler kendileri için kabul edilebilir görünen yöntemlere başvurabilmekte veya okullarla etkileşime girmekten tamamen kaçınabilmektedir. Bu tür ebeveynler haksız yere 'ulaşılması zor' ve çocuklarının eğitimiyle ilgilenmeyen kişiler olarak yaftalanabilmektedirler ki bu kesinlikle gerçeği yansıtmamaktadır.

 

Ebeveyn katılımını artırmaya yönelik temel önerilerden bir tanesi, ebeveynlere etkinliği bilimsel olarak kanıtlanmış etkinliklere dayalı somut ve uygulanabilir araç setleri sağlamaktır. Ebeveynler ile eğitimciler arasındaki iş birliği, eğitimin en erken aşamalarından itibaren teşvik edilmelidir.

 

Öğretmenler, bilhassa kariyerlerinin başlarında ve özellikle de aktif olarak katılım arayışı içinde olmayan ebeveynlerle etkileşim kurma konusunda pratik bilgi ve becerilerden yoksun olabilmektedir. Araştırmalar, genç öğretmenlerin, özellikle dezavantajlı okullarda veya semtlerde çalışan daha deneyimli meslektaşlarıyla eşleştirildiklerinde, akran öğrenmesinden fayda gördüklerini ortaya koymaktadır. Ebeveyn katılımının, okullar ve öğretmenler ebeveynlere bir güç hiyerarşisi içerisinde yaklaşmayıp onları değerli birer ortak olarak gördüklerinde daha da geliştiğini belirtmek de önemlidir. Ebeveynlerin çocukken okulda yaşadıkları olumsuz deneyimler, onların öğretmenler ve okul yetkilileri karşısında güvensiz veya huzursuz olmalarına yol açabilir.

 

Bazı ebeveynler için göz ardı edilmemesi gereken bir diğer engel de belirli bazı kaynakların yetersizliğidir. Bu bazen çalışma koşullarından kaynaklanan zaman yetersizliği olabilir (esnek olmayan çalışma saatleri veya vardiyalı çalışma düzeni, öğretmen toplantılarının olağan okul saatleri içerisinde yapılmasını engelleyebilir). Diğer durumlarda, bekar ebeveynler ve birden fazla küçük çocuğu veya engelli çocuğu olan ebeveynler, her zaman, özellikle de kısa süre içerisinde çocuk bakıcısı ayarlama imkânına sahip olamayabileceğinden, (uygun maliyetli) çocuk bakımının yetersizliği de söz konusu olabilmektedir. Maalesef, kaynak yetersizliği genellikle sosyo-ekonomik açıdan hassas durumdaki aileler arasında yaygındır ki bu aileler tam da çocukları hem ebeveyn hem de öğretmen desteğinden en çok faydalanabilecek durumdaki ailelerdir.

 

Mevcut teknolojilerin kullanımı potansiyel olarak bu engellerin aşılmasına yardımcı olabilir. Çevrimiçi araçlar, mesajlaşma sistemleri ve sesli ve görüntülü iletişim, ailelerin uzaktan da olsa sürece dahil olmalarına yardımcı olabilir. COVID-19 pandemisi eğitim sisteminin ve bir bütün olarak toplumun dijitalleşme sürecine ivme kazandırmış olup, bu dijital becerileri anlamlı bir şekilde kullanmaya devam edebiliriz.

 

Ebeveyn katılımının daha geniş sosyal eşitsizlikler bağlamında önemli etkileri söz konusudur: hassas durumdaki öğrenciler (örneğin dezavantajlı sosyo-ekonomik veya göçmen kökenli, tek ebeveynli ailelerden gelen, özel eğitim ihtiyaçları veya başka engellilik durumları olan öğrenciler), etkili ebeveyn katılımından kısa vadeli okul başarılarının yanı sıra eğitimin sağlayabileceği gelir, sağlık ve iyilik hali gibi uzun vadeli kazanımlar açısından da en büyük faydayı görecek olan kesimdir. 

 

Avantajlı sosyo-ekonomik düzeylerdeki ebeveynler, çocuklarının giderek daha da zorlaşan bir dünyada avantajlı bir başlangıç yapabilmeleri için hem okul içinde hem de okul dışında yoğun destek sağlamaktadır. Sosyo-ekonomik açıdan daha düşük düzeylerdeki ebeveynler, kendilerini eğitim sürecinin aktif ve muktedir ortakları olarak görecek zihin yapısına henüz ulaşamamış olabilirler. Birçok Avrupa toplumunda COVID-19 pandemisi boyunca en büyük eğitim kayıplarını yaşayan kesim alt sosyo-ekonomik düzeylerdeki ailelerin çocukları olmuştur. Öğretmenler ve okullar, ebeveynleri sürekli olarak teşvik ederek ve başarılı katılım için onlara kapasitelerini kademeli olarak artıran erişilebilir araçlar sunarak ebeveynlerin bakış açılarını değiştirmelerine yardımcı olabilir.

 

Aigul Alieva, Araştırma Görevlisi, Lüksemburg Sosyo-Ekonomik Araştırma Enstitüsü (LISER). ‘Örgün eğitimde ebeveyn katılımı’ (2021) başlıklı NESET raporunun yazarı

Additional information

  • Target audience:
    Head Teacher / Principal
    Parent / Guardian
    School Psychologist
    Student Teacher
    Teacher
    Teacher Educator
  • Target audience ISCED:
    Primary education (ISCED 1)
    Lower secondary education (ISCED 2)
    Upper secondary education (ISCED 3)