Ana içeriğe atla
European School Education Platform
Expert article

Kalple düşünmeyi öğrenmek: Tiyatro palyaçoluğunun öğretmen eğitimindeki rolü

Dr. Martyn Rawson, bu makalede Steiner Waldorf eğitim sistemindeki araştırma ve uygulamalara dayanarak, tiyatro palyaçoluğunun öğretmenlerin çekingenliklerini üzerlerinden atıp mevcut ana odaklanmalarına nasıl yardımcı olabileceğini anlatıyor.
girl with red nose
Image: Adobe Stock / xavier gallego morel

Öğrenciler, karşılarındaki öğrenme hedeflerinin anlaşılabilir, yönetilebilir ve anlamlı olduğunu düşündüklerinde dayanıklılık ve iyi oluş halinin temelini teşkil eden bütünlük duygularını güçlendirirler (Rawson, 2021). Öğrenciler, kendilerinden yapmaları istenen şeyin biyografik ilgi alanlarıyla alakalı olduğunu hissettiklerinde, öğrenmeleri büyük ihtimalle içsel olarak daha motive edici ve geniş kapsamlı olur. Öğrenciler, bütünlük duygusunun gelişmesini engellemek yerine bunu teşvik eden öğrenme fırsatlarını yararlı bulurlar. Bu tür fırsatların sağlanabilmesi için belirli pedagojik durumları ve bireysel ihtiyaçları yaratıcı bir şekilde görüp bunlara yanıt verebilen öğretmenlere ihtiyaç vardır. Öğretim, öğrencinin gelişimsel amaç ve ilgi alanlarına ne kadar fazla uyarlanırsa öğrenme de o ölçüde sürdürülebilir ve dönüştürücü hale gelir. Eğitimin temel işlevi birisinin birisine anlamlı gelen bir şeyi öğretmesidir (Biesta, 2021). Bu yüzden öğrenci öğretilmekte olan şeyin kendisiyle, bedeniyle, diğer insanlarla ve dünyayla olan ilişkisiyle ilgili olduğunu hisseder.

 

Bu bağlamda öğretmen, bir kişi olarak, etkili öğrenmenin önemli bir bileşeni haline gelir. Öğretmenlerin sahip olması gereken temel beceri, (genellikle beklenmedik ve benzersiz) pedagojik durumları görüp anlamalarını ve herkes için yararlı olacak şekillerde yanıt vermelerini sağlayan mevcut anda bulunma becerisidir (Rodger & Raider-Roth, 2006). Bu, mevcut anın duygusal yapısını algılamak ve uygun kelimeler, jestler, beden dili ve eylemlerle karşılık verebilmek demektir. Öğretmenlerin pedagojik anı görebilmek için mevcut anda bulunmaları, öğrencilerin de öğretmenlerinin kendilerini gördüğünü, duyduğunu, fark ettiğini, kabul ettiğini ve ilişki kurabilecekleri öğrenme fırsatları yarattığını hissetmeleri gerekir. Burada esas soru bu becerinin nasıl öğrenilebileceğidir.

 

Steiner Waldorf eğitim sisteminde bu soruya bir cevap bulduk: öğretmenler için uyarlanmış tiyatro palyaçoluğu. Son 25 yıl içerisinde bu yaklaşımı (Lutzker, 2007, 2012, Bryden & Rawson, 2022) başta dil öğretmenleriyle ve şimdi de sınıf öğretmenleriyle uygulayıp araştırdık. Almanya'daki (ve giderek daha fazla sayıda ülkedeki) çoğu Steiner Waldorf öğretmen eğitimi programı ya programa entegre edilen ya da hafta sonu kursları şeklinde düzenlenen palyaçoluk atölyeleri içermektedir.

 

Tiyatro palyaçoluğu atölyeleri, katılımcıların kendileri, mekân ve grup ile bağlantı kurmalarını sağlayan hafif ısınma hareketleri ve iş birliğine dayalı oyunculuğu ve merakı teşvik eden hazırlık egzersizleri yapmayı gerektirir. Katılımcılar gruplar veya çiftler halinde ya da tek başlarına doğaçlamalar yaparken, grup da oyuncu(lar)ı destekleyici bir şekilde gözlemler. Atölye fasilitatörü, karşılıklı destek ve ilgi atmosferine sahip güvenli ve koruyucu bir sosyal ortam oluşturmaya çalışır. Bu, katılımcıların mevcut bünyevi kısıtlamalarının ötesine geçmelerine, çekingenliklerini üzerlerinden atmalarına ve genel olarak (ciddi) bir eğlence, oyun ve keşif havası içerisinde mevcut ana odaklanmalarına imkân sağlar. Süreç daima sonuçtan daha ilginçtir.

 

Egzersizler, oyunlar ve doğaçlamalar, katılımcıları dünyayı ve olan bitenleri açık bir kalple ve merak içerisinde değerlendirip kabul eden palyaçonun bakış açısına yönlendirmeyi amaçlamaktadır. Sorunlar ve güçlükler, sundukları hediyeler ve sürprizler bakımından kutlanır. Palyaço durumun elastikiyetiyle oynayarak daha derinlere inmek için kafasını değil kalbini kullanır.

 

Bu kulağa zor bir iş değilmiş gibi gelse de öğrenilmiş tepki ve alışkanlıkları bir yana bırakıp insanın kendisini mevcut ana açması ve ardından bunun üzerine dürüst bir şekilde düşünmesi hatırı sayılır ölçüde cesaret gerektirebilen bir şeydir. Durumun 'sizinle konuşmasını' sağlama süreci açısından aynı derecede önemli olan bir diğer husus da ‘izleyicilerin’ (yani diğer katılımcıların) eş zamanlı olarak cömertçe gözlem yapması ve sonrasında süreç üzerine düşünmesidir. Paylaşım ve sonrasındaki öz değerlendirme, diğer kişilerin de deneyimlediklerini katılımcıya geri yansıttıkları keşif sürecinin önemli bir parçasını oluşturur. 

 

 

Dr Martyn Rawson , 1979'dan beri hem İngiltere'de hem de Almanya'da Waldorf öğretmeni olarak görev yapmaktadır. Halen Hamburg'da ders vermekte ve aynı zamanda Freie Hochschule Stuttgart’ta öğretmen eğitimi Yüksek Lisans programında aktif olarak çalışmaktadır. Ayrıca, Tayvan'daki Ulusal Tsing Hua Üniversitesi’nde Fahri Profesör olarak görev yapmaktadır.

 

Yorumlar

 

 

Additional information

  • Target audience:
    Head Teacher / Principal
    School Psychologist
    Student Teacher
    Teacher
    Teacher Educator